SONLAYAMADIĞIM

Çalıyor yine düşman bir menzilin çanları

Kızıl bir şirpençeye sürerken taze ölü

Yüzü dağlara dönük yavru küheylanları

Durur mu çılgın koşan tavşanı sessizliğin

Kum bakışlı, serseri aynalara gömülü

 

Durur mu, bir sevdayı esarete bağlamak

Uçurumdur meczubun önünde her yeni gün

Kervanı limanlara götürür de ağlamak

Korkusuz bilgelerden cemre düşer yollara

Doruklarda tükenen azığıdır ölümün

 

Tahammül kalıntısı cinayet yargıları

Her düğün gecesinde rüzgâra dizgin olur

Bir kâşif gibi arar sevgili, duyguları

Umutsuz birikimler getirince develer

Her âşık bir sahrada kaybolup gezgin olur

 

Bir sisler ormanında kaybolur kalbin yolu

En yaralı duygular iner darağacından

Tükenmeyen elmalar düşürürken sofraya

Göğsünde bir cinnetin ayak sesi duyulur

Ayrılık her sonbahar alevlenir saçından