Mahrem ve Münzevi

 

Mahrem ve Münzevi

Bir güvercin kalbinden kevser ırmağı akar
Her yalnızlık, mahrem bir yıldızın zindanıdır
Geceye tutunanlar güneşe memnu bakar
Mutluluk, bir seyyahın o münzevi ânıdır

Uzakta bir tebessüm bekliyormuş yüzümü
Şikeste bir hayalim oysa ben her nefeste
Baharımı rüzgâra verip yaktım güzümü
Mahrem ve münzeviyim bu hümayun kafeste

 

sensiz kalan bu şehri yakmayı çok istedim

sensiz kalan bu şehri yakmayı çok isterdim

saçların dikildi karşıma bir sokak ötesinde
her telinde parmaklarımın izleri parlıyordu
benzersiz kokunu alıyordu kıvrımlarından rüzgar
gözleri doluyordu saçlarına bakan kedilerin
her biri bir kenarda darmadağın
çömelip kalıyordu, yutkunuyordu
rengi kaçıyordu pencerelerde perdelerin

 

 

Çiçekler Üşümesin

Çiçekler Üşümesin

Saatler bitmiyor; yapayalnızım
Gülmek istiyorum, gülemiyorum
Sensiz olmak mıdır hep, alınyazım
Bilmek istiyorum, bilemiyorum

Esirgedin nazlı, hilal kaşını
Harap ettin çiçek kokan başını
Yüreğime akan gözüm yaşını
Silmek istiyorum silemiyorum

Aşk Ölümcül Bir Hülyadır

 

Aşk Ölümcül Bir Hülyadır

aşk veremli bir türküdür
söyleyemediğim
nağmeleri doruklardan yayılan
anılar sehpasında
takıyor boynumuza kırmızı urganları
kötürüm bir vâdide geziyor kurbanları
her aşkı dâre çeken vefâsız leylâsıdır
alır avuçlarına, öper ısırganları
aşk cefâ ülkesinde umudun rüyasıdır

 

Yankı ve Hüzün

Yankı ve Hüzün

Yorgun turnalar gibi duruyor karşımda gün
Mutluluk çiçekleri açmıyor sevgilinin
Fırtınayla başlıyor her akşam bende düğün
O güzel semaları kararmış aşk ilinin

Hüznün Lalesidir Dünya

Hüznün Lalesidir Dünya

şehzade nun aşkıyla ağlıyormuş intizar
rebabın renklerinde uşşakın isyanı var
vuslat inkılabıyla uyandırdı ruhu rast
ismin ahımla açar, nigahımla şarkılar

Aşkım isyandır benim

Aşkım isyandır benim

Yanarım, öyle bakma yüzüme yağmur gibi
Dağıt kalbini saran hasret bulutlarını
Parlasın gözlerinde sonsuzluk usaresi
Dalgınlık evlerinin en güzel melikesi
Sevemem, tozlu raflar arasına girmeden
Çöllerim kandır benim
Sevemem, karanlığı bir daha devirmeden
Aşkım isyandır benim

Gül ve Ben

Gül ve Ben

gül sesleri geliyor; her yer dua ve niyaz
açtı gök kapısını yerde çiğ taneleri
adımları parıltı, alınları bembeyaz
dağılıyor evrene gülün mestaneleri
sen ki, en büyük GÜL'sün, en çok gülü seversin
söyle bahçıvanına, bir gül de bana versin

Siyah Gözlerine Beni de Götür

 

Siyah Gözlerine Beni de Götür

Sular köpürmemeliydi rüveyda
Kırılmamalıydı ıslak dalları hasret selvilerinin
Ben zehire alışkınım, şerbete değil
Rüyalar nefret eder avare duruşumdan
Kabuslar çeker ancak derdimi yeryüzünde
Sen gün boyu simsiyah bir ufukla beraber
Ben her gece bir Mehdi türküsüyle çilekeş
Yargılamak için zeval kayıtlarını
İnkılab bekliyorum

 

 

Yürüyelim Seninle İstanbul'da

Yürüyelim Seninle İstanbul'da

yüzün bir ay gibi parlarken gecenin ortasında
yürüyelim seninle İstanbul'da
boğaziçi mağrur türkülerini
gözlerine baka baka söyleyin
martılar üşüyünce
denizin sıcağında bulsunlar kalbimizi