eşsiz bir akşama şiir

Bir ırmak sessiz akar asil hücrelerinden

Gözlerin bir yıldızın toprağa bakan yüzü

Bir de ben âh, bir de ben süzülseydim derinden

Şairler kafdağında bulsaydı gönlümüzü

 

Yoksulluk tâcımızdır; avucumuzda güller

Bu güller bir mesnevî bahçesinden gelmedi

Yuvasını bekleyen kuşlar bile gittiler

Bu güller beni sende, seni bende bilmedi

 

Bizi taşlar ayırır; yenilgimizdir zaman

Ölüm bir Yûsuf gibi kuyuya attı bizi

Biz batık gemilerin deniz dibinde kalan

Eski fotoğrafından devşirdik sevgimizi

 

Kuşkuya râm olurken fırtınayı dinleyen

O eski sevgililer denizi görmediler

Şimdi alevlenirken bizim için inleyen

Kuyunun gözlerinden hangi el kanı siler

 

O akşam çoğalmayı öğrendi umudumuz

O akşam ecel teri dökmeye doydu hüzün

Göğe bir turna gibi kanatlandı yurdumuz

O akşam ıstırâba saldı mehtâbı yüzün

 

O akşam bizim için icâzetler verildi

Ardından ıssızlığı yakan sözün mü gelir

Lale sırdaş olunca yasemenler derildi

Hayalin mi ey peri, yoksa özün mü gelir

 

O akşam türkülerin tebessümüydü dağlar

O akşam bir masada eski güz, taze bahar

Kahır çeken çöllerin ardında ağlayan su

O akşamdan geriye kalan sevdayı arar