AŞK ÖLÜMCÜL BİR HÜLYADIR
Hülya tatlı bir ândır
Süzülür dibine servi ağaçlarının
Zambakların, sevda çimenlerinin
Dağlarda duman duman tütüyor sılâ
Yollarda garibin omuzlarına
Güvercin gibi konan
Sadağında mumçiçeği, serzeniş
Mızrakları câzibesiyle kıran
Saçları darmadağın bitimsiz bir hicrandır
Ne fettan sarayların cilvekâr yalnızlığı
Ne de bezirgânları küçümseyen sultandır
Gezinir içimizde; hülya tatlı bir ândır
Ne gün başımı alıp gitsem karanlıklara
Çıkıyor her köşeden karşıma kelebekler
Onlar da bir avare gibi mahrum öteden
Onlar da tanyerine bakıp hülyayı bekler
Beyhude hekimlerin ülkesinde bir bahar
Çıkmaz sokaklarında yitirir kuşlarını
Kuşlar malihulyalı bir gökyüzü bulurlar
Varlığı bestenigâr, yokluğu deniz gibi
Gönül, safkan bir vefâ atlasında şahlanır
Soylu fırtınalarda kaybolan bir iz gibi
Çölde aşk sûretinde bir âhû peydahlanır
Kum, yaldızlı giysiler içinde meşhûr güzel
Ay öper eğilerek çölün yanaklarını
Sahilini kaybetmiş mecnun bir deniz gibi
Bir sâyeban altında yürür hazînesine
Kâh takılır uzaktan bir belânın sesine
Kâh yüzü yıldızlara benzeyen bir rüyadır
Bin tepede bayrağı dalgalanır leylanın
Oysa aşk, karanlıkta ölümcül bir hülyadır