kendime haksızlık etmemeliyim
mataram boş; yürüyorum çöllerden
dağları taşımak bana göre değildir
içinden geçmek isyankâr mağaraların
ey bir tapınak kadar anlamlı hüznüm
bir oyuncak gibi bedestenlerde
sevda bilmeyenlere satıyorum kalbimi
gergefinde ölümü işleyen genç kızlara
yağmur damlası kadar gülümseyenler
nereden bakıyor ağlayan çocuklara
nerede aklı sıra sevmeyi deneyenler
bu intihar nedir kaldırımlarda
seni düşününce karanlık oluyorum
sarsılıyorum güney kutbundan kuzey kutbuna
başımı kah ekvatora vuruyorum kah buz dağlarına
sonra sarp yamaçlarına takılıp kalıyorum yalnızlığın
kendime haksızlık etmemeliyim
kaldırmalıyım üzerimden boşluğun gövdesini
çölleri geçmeye cesaretim kalmadı
aldın elimden bulut adına, yağmur adına ne varsa
tüm mevsimleri aldın elimden, tüm hayalleri
bildiğin âdemlerden değilim, rengim bambaşka
kimliğim yeşertir toprağı her gün
fışkırır yeryüzünün kurak mahremlerine
her sabah başka bir güneş doğar içimde
hasretin iner kalbimde derine, daha derine
karanlıkları almalıyım öyleyse üzerimden
son kez kapanmalıyım senin o narin
o mağrur ellerine