MOR GÜLÜŞLÜ HARAMİ ÇIKAR DAĞLAR BAŞINA
Umutsuz şarkılarla doldurur kadehini
Ufukta uzun süren bir ağıttır her akşam
Bir anda, güz kokulu yıllar düşer yaşına
Mor gülüşlü harami çıkar dağlar başına
Bilemez ki, simsiyah bir urgandır ayrılık
Her sonbahar acıyla çeker onu gölgeler
Gururla gitmelidir bu sevda savaşına
Mor gülüşlü harami çıkar dağlar başına
En kanlı basamağı isyandır gözlerinin
Kül olunca merdiven, kurur leylâ ağacı
Düşlerini emanet eder arkadaşına
Mor gülüşlü harami çıkar dağlar başına
Enkazı yine me’yus yıkılan sarayların
Dirilişin tahtını devirir cenazeler
Dost bildiği parmaklar zehir katar aşına
Mor gülüşlü harami çıkar dağlar başına
Tedirgindir örümcek ağında büyüyen gül
Kadife yatağında can çekişir şehzâde
Anlar ki, bu nehirler akıyormuş boşuna
Mor gülüşlü harami çıkar dağlar başına
Kaval sesiyle ölür boynu bükük bir çoban
Nereye baksa ateş, ne yana dönse belâ
Derdini türkü türkü yakar huma kuşuna
Mor gülüşlü harami çıkar dağlar başına