MAHREM

1

Köy pınarında hicran damıtan güvercinler

Utangaç bir çocuğun dudaklarında inler

Düşleri bin bir gece ateşiyle uyanık

Gözleri kâh gündüzdür; kâh karanlık ve yanık

Kar fırtınası, mahzun bir kafesin perisi

Görmüyor hangi eller tutuyor bu kafesi

Bu kafes, dağ başının son dumanında mahrem

Bu kafes, anayurdun asumanında mahrem

2

Korkular ki, yarasa bakışlıdır her akşam

Irmak köprüye feda; hasret ocağında gam

Geceleyin yıldızlar gülümser Gün Değer’de

Tahir Hoca o ürkek endamını sever de

Cesur bir yalnızlığın ardında büyür çocuk

Sessizce sürüp gider bu esrarlı yolculuk

Yollar kıvılcım dolu; iki yanında mahrem

Yollar yol bilmeyenin aşiyanında mahrem

3

Bir gurbet yürüyüşü; caddeler koyu sarı

Köye selam götürün Kars’ın beyaz kuşları

İstasyon rüyasında Çin güzeli bir bahar

Her bulutun ardında üryan olur turnalar

Horasan erenleri kuşatır dört yanını

Susturur yüreğinde yokluğun isyanını

Bu isyan hainlerin kirli kanında mahrem

Bu isyan destanların doğum anında mahrem

4

Tanyerinde kölelik arıyorsa bir okul

Erzurum’un gözleri kayıptır; kalbinde bul

Şimdi her mevsimde aşk üzredir gülkurusu

Abdurrahman Gazi’den çeşmelere akan su

Yeşertir tohumları külliye toprağında

Güneş bir kardelendir Palandöken dağında

Kardelenler bir şehrin intiharında mahrem

Kardelenler hüznünde, intizarında mahrem

5

Nerde, avuçlarımda kararan tozlu yollar

Nerde siyah ve keskin, yorgun ve buzlu yollar

Işığa varmak için bin ayak, bir merdiven

Tereddütler burcunda şiir ufkunu öven

Heceler ülkesinin karanlık evlerinde

Şöhret mumuyla yanan ürkek avcılar nerde

Avcılar, ölüm günü can pazarında mahrem

Avcılar, tutkuların kin mezarında mahrem

6

Ve İstanbul, Süleyman tahtında bir münzevi

Saba Melikesi’nden kalan muştular evi

Gecenin en karanlık tenhasında çoğalan

Kalbe siyah benekler bırakıp gizli kalan

Yedi başlı ejderha yedi tepeyi tutmuş

Bu şehirde kapılar pencereyi unutmuş

Kapılar odaların inkisarında mahrem

Kapılar aynaların âh ü zarında mahrem

7

İstanbul, gemilerin rüyalarında mahpus

İstanbul ki, deryalar gülü; sultana mahsus

Solmadan ruhunun son yurduna varmalıyım

Onu bir saat gibi yeniden kurmalıyım

Göğünde gece gündüz ışıldarken izlerim

Esrarıyla yeniden buluşmalı gözlerim

Gözlerim; İstanbul’un ufuklarında mahrem

Gözlerim ki, bu gün de mahrem, yarın da mahrem